• Anasayfa.
  • Manifesto.
  • Üyeler.
  • Metinler.
  • Etkinlikler.
  • Arama.
  •  
  • English
  • Giriş
  • Kayıt ol
Beden Çalışmaları Platformu
☰
Anasayfa
Manifesto
Üyeler
Metinler
Etkinlikler
Arama
 
English
Giriş
Kayıt ol

Bir Nefeste: Korkulu COVID-19 ile Sevgili COVID-20

Bir Nefeste: Korkulu COVID-19 ile Sevgili COVID-20


  • Beden Çalışmaları
- Mar 19th, 2020Mar 19, 2020

Not: Bu yazı Fingu Shiatsu’nun Medium hesabından alınmıştır.

Hepimiz aynı gemideyiz…
Aynı okyanusun dalgalarıyız…
Aynı ağacın yaprağı, aynı bahçenin çiçekleri…
Dünya bir cam küre biz de içinde nefes alan canlılarız işte…

Benim içime çekip bıraktığım nefes dönüşüp senin ciğerlerine giriyor. Senin bıraktığını öteki alıyor. Irk, din, renk, millet, zengin, fakir tanımıyor. Hepsininki O2.
Bu virüs bize bunu anlatıyor. Hem de “nefes almaya-vermeye” aşırı bir vurguyla!

Hepiniz birsiniz ve bir nefesten ibaretsiniz diyor. Şu ara birçok kişi de virüsün bunu anlatmaya çalıştığını anlatmaya çalışıyor. Bu cümlelerle başlayarak ben de girişmiş gibi oldum ama hemen kesiyorum. Çünkü virüs hiçbir şey anlatmaya çalışmıyor.

Virüs virüslüğünü yapıyor, en iyi bildiği şeyi… Varoluş amacını gerçekleştiriyor. Hayatta kalmak, çoğalmak ve bunun için en uygun ortamı arayıp bulmak için gerekeni yapmak.

Virüsün neden var olduğu, kimin ürettiği teorileri ve ileride neler olabileceği senaryolarıyla ilgilenmemeyi seçiyorum. Virüs var mı, var.

Ben şu anda bu gerçekle ne yapabiliyorum, ona bakıyorum.

Yani bakmaya çalışıyorum. Ben ne yapabilirim, bu süreçten ne öğrenebilirim, öğrendiğimi kendi hayatıma nasıl geçirebilirim diye sorunca, virüsle başka bir ilişki başlıyor. İşte o zaman sanki; bu dünyada sırf düşünebilen varlıklar olduğumuz için diğer canlılardan daha üstün olduğumuzu sanmanın acizliğini, doğanın bir parçası olarak karıncadan daha değerli olmadığımızı, dengeyi bozarsak dengemizin bozulacağını fısıldıyor virüs. Ancak, duyabilecek hassasiyette, hatalarımızı kabul edebilecek olgunlukta, dinlemeye açık ve mesaj almaya niyetliysek algılayabileceğimiz biçimde ama. Gerçeği, gerçeğimizi bilmeye yürekliysek.

***

Hani şimdi 5G kullanımları, çipli sisteme geçiş hazırlıkları, aslında X’leri uçaklardan üstümüze attılar Y’leri damardan verdiler bizi çoktan kontrol altına aldılar benzeri komplo teorileri dolanıyor ya… OK.
Ben de yazıyorum bir tane buyrun:

COVID-20 diye bir virüs doğa ana tarafından üretilmiş, insanlar uyansın diyeymiş.
Uyananlar seçimlerinin, tercihlerinin farkına varıyor, kendi hayatlarının sorumluluğunu alıyor ve özgürlüklerini keşfediyorlarmış.
Kendilerini dinlemeye, doğa kaçamaklarına, meditasyona, spora, yogaya falan başlıyorlarmış.
Evlerinde vakit geçirmeyi, doğayla uyumlu yaşamayı, sağlıklı beslenmeyi öğreniyorlarmış.
Kişisel hijyene özen gösteriyor, ellerini sabunluyor, tuvaletleri bulmak istedikleri gibi bırakıyor, tüm canlılara kendilerine davranılmasını istedikleri şekilde davranıyorlarmış. Ayrıca bağışıklık sistemlerini güçlü tutacak şekilde yaşadıkları için hastalıklardan hiç korkmuyorlarmış.
*
Ama bunun için önce çok korkmaları gerekiyormuş.
Çok derken, daha önce hiç yapmadıkları şeyleri yapacak, kulak asmadıklarını dinleyecek, asla dediklerine sarılacak kadar çok korkmaları lazımmış.

Ancak o zaman hiç bakmadıkları yere, kendi içlerine gerçekten bakabilir, korkmaktan korkmayı bırakabilir ve korkuyu aşıp sevgiye varabilirlermiş.

Bir de bu COVID-20 insana en iyi uykusundan uyanma öncesi bulaşıyormuş.
Mesela herkesin aynı kabusu topluca gördüğü ve korkudan nefeslerin kesildiği anlar COVID-20 için mükemmel zamanlamaymış.

Virüsü kapan uyanır; korkudan geçip sevgiye açılmış gözleriyle bilinmezliğe bakarken derin bir nefes verirmiş.

. . . o h h ! . . .

O karabasan anında nefesi kesilip alamıyorum sandığının, yaşadığı panikle tutup veremediği kendi nefesinden olduğunu anlarmış çünkü.

İnsan, günde ortalama 23 bin kez alsa da kıymetini bilemediği bir nefesin hakkını versin diye şöyle bir oyun kurmuşlar:
Sevgili COVID-20’nin ön sürümü Korkulu COVID-19’muş.

Doğa bu planı yaparken yaşlılar hemen gönüllü olmuş; önce bizler demişler, aman çocuklara bulaşmasın!

Doğa tamam demiş ve tüm insanlığı toptan uyutmuş.

Yaşlılardan başlayarak geri sayımı başlatmış, ipuçları hijyen ve bağışıklık diye fısıldamış.
İnsanlık 2020’nin güzelliklerine uyanana kadar 2019 kabusu devam edecekmiş. Alınmayan dersler tekrar edecek, 3 yanlış belki 5 doğruyu götürecekmiş.
Bu arada virüsün işlemediği bazı “uyanıklar” varmış. Onlar da hemen planı uyuyanlara anlatmaya başlamış.

Kalbinde korku ağır basan uyanıkların dedikleri kara kara geliyormuş felaket ve kötülük sosuna bulanmış, yapış yapış, bitmek bilmeyen türden…

Korkularını kucaklayıp sevgiyle kendi yolunda yürüyen uyanıkların anlattıkları hep iyilik sağlık dolu, havadan sudan hikayelermiş.

Herkes içindeki hisse hangisini yakın görürse dikkatini ona çevirip enerjisini oraya aktarmakta özgürmüş.
…
İyi olan kazansın yazarak bitirmek isterdim ama biliyorum ki sonunda doğa kazanacak.
❤
Görüp görmeyecek olmamız önemsiz benim için. Şu aşamada kimin neye inanmayı seçtiği de… (Yeter ki bilinçli tercih olsun, sonra ÖSS mağduruyum ayaklarına yatmasın.) Ben başka şeylere inanır gibi oldum son birkaç günde. Baktım hiçbiri bundan daha iyi hissettirmiyor. Oturdum yazdım ben de, elbet okuyunca içime dokundu diyecek birileri çıkar diyerek paylaşıyorum.

Dokundu diyenler dokunsun istediklerine iletsin; bir süre birbirimize linklerle dokunuverelim.

Sevgiler

Figen Demir tarafından eklendi.
  • Facebook
  • Twitter
  • WhatsApp
  • E-posta

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

 

 

     
  • [email protected]
  • Beden Çalışmaları Platformu © 2019
  • Gizlilik Politikası
loading Vazgeç
Yazı gönderilemedi - e-posta adreslerinizi kontrol edin!
E-posta kontrolü başarısız oldu, lütfen bir daha deneyin.
Üzgünüm, blogunuz yazıları e-posta ile paylaşamıyor.